Sosyal Medyada Paylaşım Yapmak Bize Neden İyi Hissettiriyor?
Sosyal medyada her geçen gün artan uygulamalarla artan paylaşma, beğenme ve beğenilme istekleri oluşuyor. İlk bakışta bu durumun insanı büyük bir derecede etkilediği fark edilmiyor veya getirisi-götürüsü es geçilerek sosyal düzene kendimizi kaptırıyoruz.
Tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de paylaşım çılgınlığı diye bir olgudan söz edebiliyoruz. Hatta son zamanlarda bu trendin devamını sağlamaya yönelik çıkan teknolojik ürünlerin reklamlarında da sürekli teşvik edildiğini izliyoruz. Yediğimiz yemeği, bulunduğumuz ortamları, düşündüklerimizi ve desteklediklerimizi sürekli paylaşıyoruz. Sosyal sorumluluk projelerini farkındalık oluşturma amaçlı, örneğin; kan ihtiyacı olan kişiler için acil başlığı altında ve/veya ülkemize sığınan insanlara, eğitime, kimsesiz çocuklara, hasta insanlara yardımda bulunmak için bağış etkinliklerini paylaşıyoruz. Ve paylaştıktan sonra ne hissediyoruz? Bir rahatlama, kurtarma hissi ile kahramanlaşma, tüm sorumluluğu üzerinden atma, coşku, yararlı olma gibi hisler tüm benliğimizi kaplıyor. Peki gerçekten sadece paylaşımda bulunmamız yeterli oluyor mu?
Yine bir örnek vermek gerekirse, ülkemizde her gün haberlerde gösterilen suçlara dayalı kişilere sosyal medyadan, yani oturduğumuz yerden hakaret etmek, ağ üzerinden bu suçları işleyen tüm insanlara nefret kusmak, yargılamak, kendi ahlak anlayışına dayanan hükümler vermek ‘vatanı kurtarma’ hissi dışında ne sağlıyor? Bu şekilde oturduğu yerden vatanı kurtarmaya çalışan insanlar için kullanılan ‘klavye aktivistleri’ veya ‘pasif aktivistler’ olarak asıl amaçladığımız nedir?
Peki bu paylaşımların etkili olduğunu hissettiren şey gerçekte nedir diye şöyle açıklayabiliriz.
Haydi arkadaşlar bilim başına! Şimdi bu sosyolojik problemde beynimizin çalışma mekanizmalarından iki tanesini tanıyacağız.
Birincisi; ‘Akkumbens Çekirdeği’ beyin ödül merkezi olarak bilinir. Bir uyarandan dolayı ilk hazzı hissettiğimizde beynimiz Dopamin adı verilen bir nörotransmitter salgılar. Dopamin orta beyinde bulunan Ön Tavan Bölgesi'nde üretilir. Ödül sürecinde çokça salgılanan dopamin beynin birkaç bölgesine taşınır. Biri Amigdala’dır. Amigdala duyularla ilgilenir. Diğeri ise Beyin Ödül Merkezi'dir. Bu bölge vücudumuzun motor fonksiyonlarını kontrol eder. Bir diğeri Prefrontal Korteks'tir. Bu bölge odaklanma, dikkat ve planlamadan sorumludur. Bir diğer bölge de Hipokampus bölgesidir. Hipokampus beynin temporal lobundadır, anıların düzenlenmesinden sorumludur.
Örneğin konumuzla ilişkilendirirsek, sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar ve/veya yazılar çokça beğeni aldığında ön tavan bölgesinden dopamin salgılanarak iyi-mutlu hissedilmesini sağlar. Bu his haz olarak adlandırılır. Bu hazdan kaynaklanan tatmin duygusunu tekrardan hissetmek için beyin bu mekanizmayı tekrar başlatır.
Bir diğer örnekte; sosyal medyada yardım toplama amacıyla bir yazı paylaştığımızda amigdala buna karşılık olarak sosyal sorumluluk adına farkındalık oluşturulmasını ve bu yüzden de haz duyulmasını sağlar. Hipokampuste bu hazzın ‘paylaşma’ dolayısıyla olduğunu, klavye başında ve bireysel olarak bu paylaşımı yaşadığını tüm detaylar ile birlikte kaydeder. Yani hipokampus bu mutluluktan kaynaklanan hazzın nerede ve nasıl kazanıldığını bi anı olarak saklar. Daha sonra beyin ödül merkezi motor fonksiyonlardan sorumlu olduğu için haz veren paylaşımın tekrar gerçekleştirilmesi için uyarır. Prefrontal korteks ise uyarana yani örneğimizdeki paylaşıma odaklanılmasını sağlar. Böylelikle bir daha paylaşım yapılır. Bunun sonucunda beyin ödül mekanizması tekrardan aynı yolları izler ve dopamin tekrar salgılanır. Tekrar tekrar ödül mekanizmasının çalışması sonucunda dopamin seviyesinin iyice artmasıyla vücut sisteminin hormon salınımını dengelemesi adına diğer bir nörotransmitter olan Serotonin hormonunun salınımı baskılanır ve serotoninin düzeyi düşmeye başlar. Paylaşmaya devam edildikçe, beyin ödül merkezi sürekli uyarılır, haz hissedilir ama serotoninden dolayı doygunluğa ulaşamazsınız. Doygunluk hissedilmedikçe haz isteminden dolayı bu uyaranlara bağımlılık kazanılmış olur. Bir ‘tık’ ile yapılan beğeniler, paylaşımlar masum gibi gözükse de sizleri bağımlı hale getirir. Bir tık ile yapılan ani ve kolay haz duyumu, tatmin olma ve rahatlama bireyde yanılgıya yol açar. Çünkü sadece paylaşımlar ile çözüm odaklı olunamıyor. Birey bilgisayarından/telefonundan kullandığı uygulamalara girerek yazar, çizer, paylaşır ve kendini ödüllendirir ve böylelikle mutlu olur. Pasif aktivistler olarak adlandırdığımız bu bireyler sadece sisteme bağımlı hale geliyorlar. Ya paylaşımlardan sağladıkları tatminden sonra bağışta veya destekte bulunmaya özgü bir davranışta kimse bulunmuyorsa?
İkincisi ise; 'Anterior İnsula Bölgesi'dir. Bu bölge; negatif olaylar sonucu beynimizin bu olaylardan hissedilen rahatsızlığın baskısıyla uyarılır. Suç girişiminde bulunan bireylerle karşılaşma, yaşanılan bölgenin bağımsızlığına tehdit oluşturacak unsurlarla karşılaşma, bize kendimizi kötü hissettirecek olayları deneyimleme gibi bireyi mutsuz hissettirme olayları sonucunda anterior insula bölgesi bu negatif hislerden kurtarabilmek amacıyla devreye girer. Sosyal medyada karşılaştığımız bu tarz haberler üzerine bu kötü duygulardan arınabilmek adına yaptığımız paylaşımlar yine beyin ödül merkezini uyarır ve aynı süreç bu şekilde de başlar. Birey karşılaştığı haberleri paylaşarak tüm insanlığa duyurma yoluyla tepki vermeyi amaçlar ve tatmin duygusuyla dolduğunda ise çözüm adına birşey yapma gereksinimine girmez.
Daha önce de belirttiğim gibi paylaşım çılgınlığı devam ettikçe bir bağımlılık haline dönüşmekte, bağımlılıkla paylaşımlar devam etmekte ve bu şekilde bir kısır döngüye girilmektedir. Hazzın verdiği rahatlama hissini bir kenara bırakmak çok kolay olacağını söyleyemeyiz. Yine de bu dürtünüze bir ket vurarak, gerçek hayatta, gerçek çözümler bularak, gerçek hazzı yaşayabilirsiniz.
An’da yaşayarak, ana özgü gerçek çözümler üreterek ve yararlı olarak, anı bırakmak adına anı kaçırmadan, haz dolu günler geçirmeniz dileğiyle,
Bihter
Not: Bu yazı oluşturulurken Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Doç.Dr.Sinan Canan’ın yazısından ve Khan Academy’nin Beyindeki Ödül Yolu videosundan referans alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder